Sanki Cennet - Villa Augustus




Baştan uyarayım bu postta çok fotoğraf var. Kendimi tutamamışım, çekmişim de çekmişim.

Burası Villa Augustus.  Amsterdam’a trenle yaklaşık 1.5 saat mesafede olan Dordrecht’deki bir yer. Oteli, cafesi, anlatılamayacak kadar güzel bir bahçesi, serası ve harika şeylerle dolu bir dükkanı var. Biz resmen mest olduk ve nefis bir öğle yemeği yiyip 3-4 saatimizi burada geçirdik.

Villa Augustus’a gitmeyi  çok önceden planlamıştım. Eminim çoğunuz tanıyorsunuzdur ya da en azından taburelerine mutlaka denk gelmişsinizdir, wood & wool stool bloğunun sahibesi Ingrid’dan bahsediyorum. Sanırım 3-4 yıldır bloğunu zevkle takip ediyorum.  Onun sayesinde haberdar oldum Villa Augustus’dan. Öyle güzel fotoğraflarını gördüm ki, öyle çoştum ki gitmek için, Amsterdam’a tekrar gitmemizin nedeni burası oldu bile diyebilirim: )

Ne yazık ki gittiğimizde Ingrid orada değildi, yine karşılaşamadık ama olsun bir daha gitmek için bahanem oldu: )

Hatta kendi kendime bir sözüm var, otelin Matisse tablosunun olduğu odasında (10 nuramalı oda) mutlaka kalacaksın diye.  İnşallah kendime mahcup olmam: )

Yolu Hollanda’ya düşenler, orada yaşayanlar, mutlaka uğrayın bu cennete, pişman olmazsınız…
 
 

I would like to warn you that this post contains too many images... I could not stop myself, it was a great pleasure to take photo in there...
Here is "Villa Augustus" which is a wonderful place in Dordrecht, it takes about 1.5 hours by train from Amsterdam. It has a great hotel, delicious cafe, an idyllic garden and a shop full of wonderful things... We have enjoyed our wonderful time here (till next time!) We have loved so much and we had a delicious lunch and stayed there about 3-4 hours...

I had planned to go to Villa Augustus since long time. I am sure that most of you know her or at least you had been seen her stools, I am talking about Ingrid who owner is "wood & wool stool" blog.
I have been following her about for 3 or 4 years, thanks to her, I became aware of Villa Augustus. I've seen so many images of it taken by Ingrid. I wanted to be there... I can say that this was the first reason to go Amsterdam again within about 6 month.

Unfortunately, We could not meet with Ingrid, this was a great misfortune but I think I have a great reason to go there again.
And also there are a promise to myself;  I will stay in "room ten" which has a Matisse table (Blue-nude III)... 

So, if you go to Holland or live there, you should visit this paradise, you will not regret...
 
 
 
 
 
 
 
 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
_ T H E   E N D _
 
 
 
 
 
 
 

Haftasonu Kartı - Mama Önlüğü



 
 
Ne zamandır dikiş makinasının başına oturamadım. En son Amsterdam’a gitmeden bir gece önce Funda’nın başımda dikilmesi ile tamamladığım bez çantası var sonrası yok. Hem sıcaklar, hem iş yoğunluğu, hem seyehatler düzenimi bozdu. Bir türlü tutturamıyorum tempoyu. Ama artık bu tempo sevdasından da vazgeçmeye karar verdim, illa bir düzen olsun isteğim yüzünden arada geçen zamanları öylesine yaşıyorum sanki. Kabullendim, bu dönem de böyle…
 
 
Neyse gelelim konumuza. Bu kış en çok diktiğim şey mama önlüğü idi. Herşeyin küçüğü ne sevimli oluyor, bayılıyorum böyle ufak tefek şeylerle uğraşmaya. İlk diktiğim önlük Arya’ya gitti, annesi çok memnun kalınca bir tane daha dikeyim dedim. “Arya “ bu arada teyzenim torunu, bir görseniz topaç gibi, kara saçlı kara gözlü tam yemelik bir kız. Şimdilerde yeni yeni yürümeye başlamış, epeydir ben de görmediğim için çok özledim. 
(Burada Arya daha 50 günlük falan)
Önlüğün önünde gördüğünüz, sevimli çarpı işi Sedo’nun eseri. Geniş zamanlar’dan Sedo hani… Şu sıralar buralarda yok ama umarım kışa doğru yine aramıza katılır, buralar onsuz çok garip, sessiz ve karanlık: )

 
Bir dergide görmüş mama önlüğünün önünde bu işlemeyi, bir gün telefonda konuşurken  O’na da habire mama önlüğü diktiğimden bahsettim, O da bu gördüğü işlemeyi anlattı bana, sonra da dur ben işleyeyim sen de dik dedi. Öyle kapattık telefonu. Sonra bir gün iş yerime bir paket geldi ve içinde bu minik ve sevimli işleme çıktı.
İlk başta ürktüm güzel dikemem de yazık ederim bu el emeği göz nurunu diye, sonra bir cesaret koyuldum dikmeye, aslında orjinalinde böyle cep gibi değil, direk mama önlüğünün bir kısmı bu etamin kumaşından. Ama bizim Arya birazcık topalak, ona küçük önlük olmayacaktı, büyük kalıpla diktiğimde de çok az farkla işlemenin kumaşı yeterli gelmedi. Ben de böyle cep olarak dikmeye karar verdim. Hem dedim, mama yedirirken mendille ağzını silince bu cebe koyar mendili annesi…
 
 
Bir postun daha sonuna geldik, önümüzdeki günlerde daha çok görüşebilmek umuduyla esen kalın…

Haftasonunuz bereketli, huzurlu, neşeli geçsin emi…
 

I couldn't open my sewing machine for long time... As the latest, the night before going to Amsterdam, I had sewed a tote bag for my little sister.

But in these days, because of my jobs, trips and hot weather, I lost my rutine.

I conceded this situation, otherwise I feel myself upset and I can not concentrate on anything at all. I am busy in this period and I know that this is temporary...

Anyway... today, I wanted to share with you my sweet bib. I sewed it for my cousin's daughter. Her name is Arya...
 
 
This cute cross-stitch is belong to one of my blog friends. Sedo is very talented, especially her cross-stitchs are wonderful.
I like to sew somethings for kids, all the small things are so cute, aren't they?
I wish all of you have a wonderful weekend...










Amsterdam'13 / 2





Biliyorum sizde hep aynı şeyi okumaktan sıkıldınız ama durum bu, işler yoğun, çat Ankara’dayım çat toplantıda çat başka bir şehirde sonra haydi bakalım yine İstanbul… Pazartesi günü sabah 4:30 da evden çıktım gece yarısı eve döndüm, taksi - uçak indi bindi yapmaktan midem o kadar bulandı ki gelince de uyuyamadım, yattığım yerde hala gidiyordum: ) O kadar özledim ki blogları sakin sakin gezmeyi, yorumlar yapmayı, fotoğraflar arasında kaybolmayı…

Neyse çok geç kalmadan hepinize hayırlı Ramazanlar dilemek istedim. Umarım hepimizin huzurla dolduğu, hoş görünün arttığı, kimsenin kimseyi yargılamadan kendi ruhunu dinlediği, arındığı bir ay geçiririz…

Elimdeki Amsterdam fotoğraflarının bir kısmını da bu vesileyle eritmiş olayım: )

 
 
 
 
I am so busy as usual in these days... Too much travel, too many meetings... I'm totally overwhelmed. I missed to visit blogs, write comments and lose myself among the images... Give me a little more time, I'll return my old routine ( I hope: ) )

This month is Ramadan and it is very important for Muslims.

Wishing all Muslims all the best in this blessed month. 

With my Amsterdam and Dordrecht images...
 
 
 
 
 
 
 
  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...